İstanbul'da 1913'te doğan
ve çağdaş Türk resim sanatının öncülerinden olan Abidin Dino'nun
yaşamı çoğunlukla yurt dışında geçmiştir. Daha doğduğu yıl ailesi
İstanbul'dan ayrılarak İsviçre'nin Cenevre kentine yerleşmiştir.
Sanatsever bir ailenin ve çevrenin içinde büyüyen Abidin Dino'nun
resme olan ilgisi erken yaşlarda başlamıştı. Bir süre de Fransa'da
kaldıktan sonra, 1925'te ailesiyle birlikte İstanbul'a dönen Dino,
Robert Kolejine girdi
Dino'nun edebiyata olan ilgisi, ressamlığın yanı sıra daha sonra
da sürdü. 1931'de artist adlı dergide ilk çizgileri ve yazıları
yayımlanmaya başladığında 18 yaşındaydı. Bu arada Nazım Hikmet'in
şiir ve oyun kitaplarına kapak desenleri çizdi. Çizgileri gelirli
bir olgunluğa ulaşmış, ressam olarak kendini kabul ettirmişti. Ama
henüz hiçbir resim akımına bağlı değildi. Ağabeyi şair Arif, Dino'nun
yenilikçi düşüncelerinden etkileniyor, resim çalışmalarını yenilik
arayışları içinde sürdürüyordu.
1933'te ressam arkadaşları Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik
İzer, Elif Naci ve heykeltraş Zühtü Müritoğlu ile birlikte "D
grubu" adıyla anılacak olan topluluğun kurucuları arasında
yer aldı
1933'te SSCB'li yönetmen Sergay Yutkeviç Türkiye'nin kalbi Ankara
adlı filmi çekmek için Türkiye'ye geldiğinde, Abidin Dino'nun resimlerini
görerek ilgilendi. Dino'nun SSCB'de dekoratör ve ressam olarak kendi
çalışmalarına akıtılmasını istedi. Dino bu çağrıya uyarak, SSCB'ye
gitti ve 3 yıl orada kaldı.
1937'de Paris'e yerleşen Dino, Bir süre burada da resim çalışmaları
yaptıktan sonra 1939'da yurda döndü. O yıllarda ressamlar arasında,
İstanbul'da yaşamını güç koşullar içinde kazanan yoksul insanlara,
özellikle de ekmeğini denizden çıkaran balıkçılara karşı büyük bir
ilgi başlamıştı.
Abidin Dino'nun da içinde bulunduğu "Liman Grubu" diye
de anılan "Yeniler" adında bir topluluk 1941'de Liman
çevresindeki balıkçıları konu alan ve yankı uyandıran bir sergi
açtı.
Abidin Dino aynı yıl siyasal nedenlerle önce Mecitözü'ne sonra da
Adana'ya sürgüne gönderildi. Sürgündeyken Adana'da Türk Sözü gazetesini
yönetti. "Kel" adlı bir oyun yazdı. Bu dönem resimlerinde
Çukurova'nın pamuk işçilerini konu aldı.
Daha sonra İstanbul'a dönen ve 1951'den sonra Paris'te yaşamını
sürdüren Dino zaman zaman Türkiye'ye gelerek sergiler açtı.
Sanatçı ayrıca "Çingeneler" (1950) adlı bir filmin senaryosunu
yazmış, ve yönettiği "Göl" adlı belgesel bir filmle yurt
dışında Flaherty Ödülü'nü almıştır. (1966)
Tabloları bugün pek çok müzede ve koleksiyonda bulunan ünlü ressamımız
Abidin Dino, yaşamının önemli bir bölümünü karısıyla birlikte sürgünde
geçirdi.
1950'li yılların başında güçlükle Paris
'e giderek orada yeni bir yaşam düzeni kurdu. Eşi Güzin Dino ile
birlikte başlayan mutluluklarla, acılarla, hüzünlerle dolu yeni
döneminde, gerek Türkiye'de gerekse sürgünde Fransa'da, güç koşullar
altında geçen yıllarda pek çok dünyaca ünlü resimlerini hazırladı.
Nâzım Hikmet, Aragon, Picasso, Avni Arbaş, Çetin Altan, Yaşar Kemal,
Orhan Veli ve daha niceleri A. Dino'nun her zaman yanıbaşında en
yakın dostlarıydı.
"Abidin bu hafta Paris'te Villejuif Hastanesi'nde öldü. Sesini
yitirdikten, konuşamayacak hale geldikten üç gün sonra... Ona ait
aklıma gelen imgelerin hepsi ister istemez yollar, kervansaraylar,
yolculuklarla ilgili. Gezginlerin tetikte olma hali vardı onda...
Stüdyosundaki küçük kitaplığının ya da geceleri kaldırdığı portatif
şövalesinin önünde Abidin durmadan yolculuklara çıkardı. Gezegenlere
dönüşen kadın resimleri yapardı... Sonra çiçek resimleri yapardı,
onların boyunlarını, aşka giden Boğaziçi geçitlerini... Şimdi acaba
Abidin gene yolculuğa mı çıktı..."
John Berger
Abidin Dino`ya
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin...
Nazım Hikmet
Ve işte MUTLULUĞUN RESMİ:
Eşi Güzin Dino (Dikel) dilci, öğretim üyesi,
çevirmen, yazardır. 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Roman Filolojisi
Profesörü Eric Auerbach'ın asistanlığını yapmıştır. 1943 yılında,
Adana'da ikamete memur edilmiş olan Abidin Dino ile evlenmiştir.
1946 yılında D.T.C. Fakültesi'nde doçent olarak görev yapmış, 1954
yılında Paris'e yerleşen eşinin yanına gitmiştir. Paris'te Ulusal
Bilim Merkezi'nde çalışmış, Doğu Dilleri Enstitüsü'nde öğretim üyeliği
yapmıştır. Türkiye'de çeşitli Türk romanları üzerine incelemeler,
Fransa'da roman ve şiir çevirileri yapmıştır. Çevirileri, ünlü yayınevlerinde,
denemeleri, Fransız ve Amerikan dergilerinde yayımlanmıştır.
MEKTUPLAR
Sevgilim,
Penceremden, otelinden çıkıp koskoca valizini taşımanı seyrettim.
Çabuk dön! Sevmenin de iniş çıkışları var. Hastabakıcı bugün hastalık
tabelama bu duygumun derecesini çizdiye, doktor korkacaktır. Sabah
komşu binada göğsüme baktılar. İyiyim. Babacan bir doktor yeşil ışık
yaktı ameliyata, yine de analizlerin sonucunu beklemeliymişiz… Kaç
gün? Bilmiyorum. Saat 2' de Londra ile konuştum. Monica evde idi.
Octavio gidememiş, film ile ilgili kişilerin seyahatte olduğunu tellemişler.
Kızmış, Londra'ya dönmüş, Monica'ya. Octavia'nın borcunu unutmamasını
hatırlattım. Haber gelmezse yazar ya da telefon ederim.
Ne iğne ne hap, ilaçların ilacı sensin. Sanırım en önemlisi, damla
damla sevgili gözlerin. İyileşeceksem onlar iyileştirecek.
Not: Tam zarfı kapatacaktım. Mm. Dessanis midir, Dessis midir,adını
belleyemedim,ressam akademi müdürünün karısı geldi. Çok hoş bir bayan.
Gitmiş olmana üzüldü, yarın kocası gelecek. Birkaç gün için gidecekler,
gelecek hafta sonunda dönecekler.
Ben de biraz sonra gazete alacağım. Tam bunları yazarken, iğne,termometre,
kahvaltı geldi, paldır küldür maça hazırlıyorlar, işin ucunda senin
olman, hepsinden etkili. Piyes iyi gidiyor.
abidin
Montpellier.
3 ŞUBAT 1967
Sevgilim
Masamın başında penceremin önünden yazıyorum sana, şimdi Ferit buradaydı,
Çarşamba onlara yemeğe gideceğim. Simone bu akşam St. Cere'ye gidiyor,
sabah Secuirite Social'e gittim, benim reçeteleri vermeleri için,
gene, senin Carte de Sejours'un lazım, onu bana hemen yolla, iki
günde ben de sana yollarım, fotokopi istemiyorlar.
Bu sabah, senden mektup yoktu, Octavio'nun çeki de, acaba sen doğru
bankaya mı yolladın? Almanya'dan resimlerin parası geldi,senin bankana
yatırdım mektubu; benim imzamla oluyormuş. Yarın vergi declarationu
için gideceğim, şimdilik hep böyle işlerle meşgulüm, hizmetçiyi
şimdilik tutacağım ev biraz temizlensin, sonra vazgeçerim,80 frank
ayda. Ev bildiğin gibi hoş fakat sensiz.
M.Demoisoin selam söyledi sana. Bir iki güne kadar muntazam çalışmaya
gayret edeceğim. Sana gelecek hafta Françoise Hugo gelecek, önce
telefon edecek. Cecile'de gelecek buraya dönmeden. Mmm.Yvonne (bakkal)
da seni sordu.
Ben seni düşünüp seni konuşmaktan başka bir şey yapamıyorum ciddi.
Çok öperim.