Ünlü Amerika'lı yazar Henry Miller aşklarıyla da
tanınmıştır. Marlyn Monreo'yla yaptığı evlilik herkes tarafından
bilinir. Ama Henry Miller en büyük aşkını Hoki Tokuda'yla, geç yaşlarında
yaşamıştır.
1966 da Henry Miller 75 yaşındaydı. 1966'nın şubat ayında Miller,
yakın arkadaşı Dr. Lee Siegel'in evine masa tenisi oynamaya gittiğinde
Hogi Tokuda ile karşılaştı. Tokuda 27 yaşında, çok güzel bir kadındı
ve ülkesinden yeni gelmişti. Usta bir caz şarkıcısı ve piyanistti.
Kısa süre sonra Miller, onun sahneye çıktığı " Imperial Gardens'a
gitmeye başladı ve ona sırılsıklam aşık oldu. Tokuda ve Miller 10
Eylül 1967 de evlendiler. Ve ayrıldıktan sonra da aşklarını tüketemediler
ve aşk mektupları sürdü.
……………………………………..
MEKTUP
Henry Miller'den Hoki Tokuda'ya
Birtaneme,
Ve aşk şarkısı hala sürüyor.
Hiç " curette" diye bir şey duydun mu? Kürtajdan sonra rahmi
kazımak için kullanılan bir aletin adı. Bu öğleden sonra sanki ruhumun
içinde "curret" kullanmışsın gibiydi. Artık " Japon
hastalığı" ndan ölmeyeceğime emin olabilirim. Hem bana acı ve
azap veren bu yaranın artık iyileştiğini hissediyorum. Bir başka savaşta
çarpışmak için yaşayacağım, belki de her zamankinden daha çılgınca
aşık olmak için. Nasıl bir cerrahsın sen! Ne sihirbazsın! Hepsi bir
damla kan akmadan kayboldu. " Romantik Şanssızlıklar Kitabı"
na bugünü ve saati not etmeliyim.
Gerçekten, sevgili Hoki, sen düşündüğümden daha güçlü, daha cesaretli,
daha dürüst ve daha hassassın. Açık sözlülüünün beni bu deli aşk hastalığının
yaratabileceği yanılgılardan korumak için olduğunu biliyorum. Bu bana
" The Tale of the Genji" ( Genji'nin hikayesinden bir cümle
hatırlatıyor. " Bizi cezbedenler genellikle keşfedilmemiş olanlardır
ve Genji ona en az cesaret verenlere en derin bir biçimde aşık olma
eğilimini gösterir."
Seni düşlediğim gibi değil, olduğun gibi kabul etmem gerektiğini söylemiştim.
Seni kendini eleştirirken, zayıflıklarını, zaaflarını, yanlışlıklarını
açıklarken dinlemek; sonunda kadının aşığını belirli bir uzaklıkta
tutarak " Tamam teslim oluyorum; bana sahip olabilirsin ama benim
bir cüzamlı olduğumu bilmeni istiyorum" dediği duygusal bir oyunu
izliyormuşum gibiydi. Onun " Benim istediğim aşkı hiçbir erkek
veremez" dediğini duymaktansa, böyle gaddar bir durum daha iyi
olabilir.
Eğer sana uykusuz bir gece ve kendimi verseydim, bu, güzel bir kadının
yanında ona dokunmaksızın yatmak zorunda olduğum, hayatımdaki çok
ender anlardan biri olurdu. Şafak söktüğünde en azından yüzüne bakabiliyor
olurdum. Geceleri yüzünde incelenip keşfedilecek apayrı bir dünya
var. Bu Hoki'nin uyanık zamanlarında takındığından tamamiyle farklı
bir çehre. Bazı okyanus tanrıçalarınınki gibi lavdan oyulmuş, bir
yabancının çehresi. Eski zamanları hatırlatırcasına oyulmuş hatlar
gözler kapalıyken daha da gizemli. Neredeyse vahşi bir yüz; çok çok
eski bir şehirden -Akor Wat gibi- veya Atlantis'in sular altındaki
kalıntılarından dirilip de gelmiş gibi. Uykuda değil de zaman efsanesinde
kaybolmuş, yaşlanmayan biriydin. Dünyaya sunduğun yüz bir çeşit çehreyi
tanıdıktan sonra uzun süre sonra da uykudaki yüzünü hep hatırlayacağım.
Bu yüz senin hiç görmemiş olduğun hayali bir yüz olacak ve ben onu
durmadan değişen Hoki ile durmadan araştıran Henry arasında gizli
bir bağ olarak hep koruyacağım. Bu benim hazinem ve tesellim.
……… Senin için " Seni Seviyorum" " Seni Özlüyorum"
" Seni İstiyorum" " Sana İhtiyacım Var" demek
ne kadar güç olsa da , daima yanında olacağım. (her zaman ve her koşulda
orada olacağım!) Teselli edici olmak, hiç de yabana atılacak bir görev
değil. Bunu bilmek bütün aptalca sorularıma verilebilecek en iyi cevap.
Bu, Meryem Ana'nın parmağını bir çocuğun dudaklarına koyarak, "
Şşş, sus yavrum! " demesi gibi bir şey.
Burada kesiyorum. Saat onbir ve hala yediğim birkaç lokma bir şeyle
duruyorum, üstelik dünya turuna çıkmış birkaç kaçıkla iki saatlik
olanüstü bir konuşma yaptım.
Bu gece seninle rüyalarımda buluşacağım. Beni gülüşümden tanıyacaksın.
Ve sen Azumaya'nın şu sözlerini söylüyor olacaksın. " Kapı sürgülü
değil. Çabuk gel ve benimle konuş. Ben başkasının gelinimiyim ki böyle
dikkatli ve utangaç olasın? "