Seni ezberlemeye çalışıyorum..
Kendini bana bırak, senden alabileceğim hiç bir şey yok, hele senin haberin
olmadan asla.. Gözlerine dokunmak için ne kadar uzun zamandır bekliyorum,
biliyor musun? Ya saçlarını koklamak için. Yasemin gibi kokuyorlar...
Belki de daha güzel. "Böyle kokmayı nasıl başarıyorsun?" derdim
hep, sen de bana, "Sen koklamayı biliyorsun derdin"..
Siyah saçların, yeşil çayırlarları anımsatan göz bebeklerinle buluşunca,
ne kadar romantik duruyorlar..Öyle ezberlemek istiyorum ki seni, unutmak
denen şey bile kıskansın. Kirpiklerine baktıkça rimel olup bulaşmak geliyor
içimden. Bir fırça kadar bile şanslı bulmuyorum kendimi. Ya da bir çorap
kadar, bir ruj olmak bile düşmüyor payıma. Dudaklarına yaslanmak ne güzel
olurdu. Ne güzel olurdu onlara pervasızca dokunmak...
Seni ezberlemek istiyorum.
Ellerinde kimsede olmayan bir hüzün var, yüzünde yaşayan her
duygu ellerine de bulaşmış sanki, incinmekten hiç korkmazdın sen.. Ojelerin
silinmiş, yarın onları yeniden süreceğim. Kırçiçeklerini çok seversin,
sana tazelerini toplamalıyım...Daha çok şey var söylemek istediğim, ama
dilime mühür vurdum sen konuş deyinceye kadar. Sadece yüreğimle konuşuyorum.
Sadece yüreğimle...
Bilmem ki kitap okumamı ister misin? En sevdiğin şey, boleroyu dinlerken
kitap okumaktı...
Küpelerini çıkarmışlar, aradım ama komedin de değiller, yüzüğünde yok,
yer yarıldı içine girdi sanki. Oysa ne kadar sevinmiştin sana evlenme
teklif ettiğim o akşam, hiç çıkarmayacağına da söz vermiştin.
Sana sitem etmiyorum. Bırak hiç değilse kendimle konuşayım.. Sen beni
yokmuş say..
Ne tuhaf, o kadar güzel görünüyorsun ki, sanki başka bir yerdeymişiz hissine
kapılıyorum.. Beni azarlamak için neler vermezdin şimdi... Keşke azarlasan.
Gözlerini çevire çevire bakıp "Gene mi alışverişi eksik yaptın"
demeni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. Ya da ne zaman futbol seyretsem,
yüzünde beliren kıskanç ifadeye ne kadar hayran olduğumu. Sana ait bir
eşya gibi yanından hiç ayrılmasam ne kadar sevinirdin kim bilir. Çok tatlısın..çok...
İş çıkışı yine geleceğim.Daha ne kadar idare ederler ki...Neyse sen bos
ver bunları. Keşke hiçbir sorumluluğum olmasaydı, her saniyeyi seninle
geçirmek çok keyifli olurdu. Ama işteyken hep seni hayal edeceğim bunu
bil.Tatlı tatlı sarkı söyleyişini, yaramaz çocuklar gibi gizlice çaldığın
ıslıkları, kızdığında söylediğim muzur sözleri...
Ayakların daha sıcak şimdi.Yastığını da düzelttik mi tamam... Burnundan
öpmek istiyorum seni, ne kadar zarif bir duruşu var, hiç bu kadar düzgün
olduğunu fark etmemiştim. Garip, şu son birkaç aydır, seninle ilgili neler
kaçırdığımı daha iyi anlıyorum. Hemşire gelmek üzeredir canımın içi, birazdan
annemler de gelecek, beni merak etme, ben seninim, hep senindim zaten.
Sesimi duyduğunu düşünüyorum. Gözlerin kapalı olsa da gördüğünü...Ellerin
ezberlediklerini anımsıyor olmalı...
Karanlıktan korkmana gerek yok. Işık hep yanık kalacak. Doktorlar bu gün
olmasa da, bir gün komadan çıkabileceğini söylüyor. Onlar seni tanımıyorlar
ki.. Ne kadar inatçı olduğunu, birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, bir ay
sonra kutlayacağımız evlilik yıldönümünü bilmiyorlar. Onlara da hak vermeliyiz.
Burnundan öpüldün, dudaklarına değmeye kıyamadım yine...